Bilgisayarımda bir süredir sadece OpenSUSE ve Windows 7 kuruluydu. Dün bir değişiklik yaptım ve OpenSUSE yerine Linux Mint kullanmaya karar verdim. Bu kararın arkasındaki en önemli nedenlerden birisi OpenSUSE’nin güncelleme işlemlerinden pek memnun olmayışımdı. Ayrıca güncelleme ile birlikte çektiğim bir diğer sıkıntı da kurmayı istediğim programlarda, kurulum sırasında çıkan sorunlardı. Distrowatch sitesini ziyaret edip GNU/Linux dağıtımlarından hangisini kurayım diye düşündüm. Linux Mint dikkatimi çekti. Daha önce adını sıklıkla duyduğum bir dağıtımdı.
Kurulumdan önce GNU/Linux dergi arşivimden Root dergisinin sayılarına göz gezdirdim. Dergide, Linux Mint ile ilgili dikkatimi çeken şeylerden en önemlisi, kurulumdan sonra Avi, Mp3, Flash gibi kodeklerin otomatik olarak kurulduğunu duyunca tam da aradığım sistem diye düşündüm. Çünkü kullandığım diğer GNU/Linux işletim sistemlerinde bu tarz bir şey olmadığından, her kurulumdan sonra kendim elle bunları kurmak zorunda kalıyordum. Evde internetim olmadığı düşünülürse bu tam bir işkence haline dönüşüyordu.
Linux Mint DVD iso dosyasını DVD’ye yazdırdıktan sonra bilgisayarı Linux Mint DVD’si ile başlatınca arayüzü de görme imkanım oldu. Kurmadan önce bir süre inceledim. İnceledikten sonra hemen kurmalıyım diye düşünüp kurulumu başlattım. GNU/Linux kurulumlarında en sevdiğim özelliklerden birisi de sistemi kurarken aynı zamanda film izleyip, müzik dinleyebiliyor olmak. Bu yüzden insanın sürekli Linux kurulumu yapmak geliyor içinden. 😀 Malum Windows kurulumlarında mavi renk üzerindeki yazıların okumaya mecbur bırakıyor ve bu esnada bilgisayarı kullanamıyorsunuz.
Bilgisayarımdaki OpenSUSE’nin üzerine kurulumu gerçekleştirirken birkaç sorun yaşadım. OpenSUSE, kurulduktan sonra diski /dev/sda5 ve /dev/sda6 diye iki parçaya bölmüş. Sda5 veya sda6 ya kurulum işlemi sırasında diskte yer yok gibi bir hatayla karşılaştım. İki diski, linuxteki favori programım olan Gparted ile saniyeler içinde birleştirdikten sonra kuruluma başladım.
Linux Mint adeta “Abi kurulumu ben hallederim. Sen arkana yaslan, keyfine bak” edasıyla kurulumu yaparken, ben de bir yandan Barış Manço’nun o harika şarkılarını dinleyip, içimi ısıtan sıcak nescafemi yudumlayarak kurulumun bitmesini bekledim.
Bilgisayarı yeniden başlattıktan sonra Linux Mint’i biraz daha kurcaladım. Tasarım olarak şu ana kadar gördüğüm en güzel tasarım diyebilirim. Sistemde kullanılan simgeler de ayrı bir hava katmış. VLC’nin de kurulu olarak gelmesi hoşuma gitti. Zaten Linux’te kullandığım iki programdan birisi VLC Player, diğeri de SMPlayer. İnternet kafeye gidip güncellemeleri de gerçekleştirip gerekli programları bir-iki tıklama ile suya sabuna dokunmadan kurduktan sonra geriye kalan tek şey Linux Mint’in tadını çıkarmak. Şu anda benim yaptığım gibi 🙂
Comments of this post