Bu aralar bir kaç blogda gördüğüm mimlerden birisi olan Soru-Cevap ile ilgili Mesut Dursun yazmamı istemiş. Kendisini kırmayıp sorulara yanıt vermeye çalışalım bakalım. Bu zamana kadar kendi blogumda çok fazla bu tarz kişisel sorulara yanıt olacak şekilde yazılar yazmadım. Umarım nasıl bir kişiliğe sahip olduğumla ilgili kafanızda bir şeyler uyandırabilirim.
Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır?
– Mantığımla hareket etmeyi tercih ederim. Duygular yanıltıcı olabilir.
İnsanlar niye mutlu değiller? Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar.
– Bu konu birkaç cümleyle açıklanabilecek bir şey değil. Çünkü buna neden olan birçok faktör var. Mutlu olma konusunda insanların beklentileri çok yüksek. Gözlerinin önündeki mutluluğu görmüyor değiller. Görüyorlar ama hep daha fazlasını istiyorlar. Küçük şeylerle mutlu olmak yetmiyor artık.
Çok para harcayıp, keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğin bir şey var mı?
– Çok para kavramı kişiden kişiye değişir. Benim çok para dediğim bir şey başkası için çerez parası olabilir. Elime geçen her parayı, almayı istediğim şeyler içinde benim için hangisi daha öncelikliyse onu almak için kullanırım. Sonradan pişman olmayayım diye gerekirse bir hafta düşünüp öyle alırım. Bu zamana kadar da şunu almasaydım dediğim bir şey olmadı.
Haklı olduğun bir konuda kendini savunur musun? Yoksa susmak adalet mi dersin?
– Eğer bir konuda haklı olduğumu düşünüyorsam tabii ki kendimi savunurum. Fakat çok konuşan biri değilim. Bin kere düşünüp bir kere söyleyenlerdenim. O yüzden bu zamana kadar söylediğim her sözün arkasında durdum. Haksız konuma düştüğüm bir olay yaşamadım. Söz ağızdan bir kere çıktığı için önce düşünüp sonra konuşurum.
Tok gözlü müsün? Yoksa her şeyim olsun diyenlerden misin?
– Bu soruya çok güzel bir örnekle yanıt vermek istiyorum. İlkokula gittiğim dönemlerdeki bayramlarda, her çocuk gibi kapı kapı dolaşıp şeker toplardık. Yakın akrabalarımızdan bazıları da para verirdi. Ben topladığım şekerleri eve götürürdüm. O zamanlar annemle ben yalnız kalıyorduk. Aldığım paraları da götürüp anneme verirdim ki evin bir ihtiyacı varsa onu alsın diye. Kendim o paranın içinden sadece sakız parası alırdım. Aldığım her eşyayı da yaşıtlarıma kıyasla çok daha uzun süre kullanırdım. Hala da aynıyım. Sanırım ne demek istediğim anlaşılmıştır. 🙂
Bu arada ilk kez bir mim yazısı yazdığımı da belirteyim. Mesut’a buradan teşekkür edip bu mimi aklıma ilk gelen isimlerden biri olan Zafer Zent‘e gönderiyorum.
Comments of this post
Zafer Zent
25 Aralık 2012
Öncelikle mim için tekrardan teşekkür ederim abi. Yazıyı hazırlayıp yayınladıktan sonra fark ettim düşüncelerimiz birbirine çok yakınmış. Evet insanlar mutluluk konusunda çok yüksek beklentiler içerisinde. İnsanlarımız karşılıksız alınan bir şey de bile artık beklenti içerisinde. Biraz alakasız olabilir ama malum yılbaşı yaklaşıyor. Kocası kadına bir takı eşyası veya başka bir şey alıp hediye ederken kadın kocasından araba bekliyor. Tabi o küçük şey ile mutlu olamayıp istediği de de gerçekleşmeyince mutsuzluk kaçınılmaz oluyor.
P_Buyukarslan
25 Aralık 2012
Rica ederim Zafer. Umarım 2013 yılında birbirimizden beklentilerimiz daha az olur. 🙂
Mesut Dursun
25 Aralık 2012
Çok güzel bir yazı olmuş abi. Karşılık için de teşekkürler. 🙂
P_Buyukarslan
25 Aralık 2012
Rica ederim. 🙂