Ben küçükken hatırlıyorum da televizyonlarda hep Beyaz ve Okan Bayülgen izlenirdi. Yaşım 27 ve hala kendilerini televizyonlarda görüyorum. İtiraf etmeliyim ki önceleri Beyaz’ı daha çok seviyordum.
O zamanlar Okan Bayülgen’in tavırlarını, özellikle de telefonla bağlanan kişilere karşı tutumunu sevmiyordum. Gerçi arayan kişiler de pek normal davranmıyorlardı. Yine de hep itici ve sevimsiz bir tarafı vardı.
Uzun bir süre Okan Bayülgen’i ve Beyaz’ı izlemeyi bırakmıştım. Beyaz’ı artık doğru dürüst izlemiyorum bile. Yıllar hiçbir şekilde Beyaz’ı değiştirmemiş. Ben küçükken de aynıydı. Hala aynı. Gerçi kendisini başarılı bulduğumu da yeri gelmişken belirteyim. Fakat son zamanlarda düzenli olarak takip etmesem de Okan Bayülgen’i izler oldum. Bunun sebebi de zaman içerisinde gözle görülür bir şekilde değişmiş olması. Tavır ve hareketleri tamamen değişmiş. O eski hırçın ve agresif görünen Okan Bayülgen gitmiş, yerine daha iyi biri gelmiş. Önceden kötü bir insandı demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Çok daha iyi biri olmuş.
Okan Bayülgen’i diğerlerinden ayıran özelliklerden birisi kendini sürekli yeniliyor olması. Twitter’ı düzenli olarak kullanması ve internete uzak durmaması buna en iyi örnek.
Yazılarımı okuyanlar çoğunlukla Linux kullandığımı bilirler. Okan Bayülgen’in bir programında Linux’ten bahsetmesi ve gördüğüm kadarıyla az da olsa bu konuda bilgi toplayıp konuşması ve yorumlarda bulunması çok hoşuma gitmişti. Bu, işine ne kadar önem verdiğini gösteriyor.
Programın sonunda editörlerin çıkıp da anketleri değerlendirdiği bölüm en beğendiğim ve güldüğüm kısım. Özellikle, ismini yanlış hatırlamıyorsam Enes’in ve Okan Bayülgen’in konuşmaları süper. Enes, şu mikrofonu tutmasını öğren artık, sen de kurtul biz de 😀 İkisinin arasında geçen o komik konuşmaları, bana, Okan Bayülgen’in eski programlarındaki Engin Günaydın’ın skeçlerini hatırlatıyor.
Programda konuşulanların işaret diline çevrilmesi de takdirimi kazanan ve programı sevmeme neden olan bir diğer özelliği. Zaten bir program yapılıyorsa bu programın herkese hitap etmesi gerekiyor. Okan Bayülgen de bunu kendi programında başarılı bir şekilde yerine getiriyor. Tabii ki çevirmenleri de tebrik etmek lazım. Televizyondaki diğer programların da buna önem vermesi ve Okan Bayülgen’i örnek alması gerektiğini düşünüyorum.
Kısacası Okan Bayülgen’in program isimlerindeki Kral kelimesini sonuna kadar hak ediyor. Okan Bayülgen’i neyin bu kadar değiştirdiğini bilemiyorum. Nedeni ne olursa olsun. Benim ekranlarda görmek istediğim Okan Bayülgen bu.
Not: Normalde Türkçe müzikleri çok fazla dinlemesem de programın bitimindeki Kraliyet Ailesi Jenerik müziğinin öyle bir havası var ki, videoyu her çıkışında sonuna kadar izliyorum. Neden izlediğimi de hala anlamış değilim.
Comments of this post
Merve Yıldırım
23 Haziran 2012
İstanbul doğduktan sonra değişti Okan, baba olmak yumuşattı onu.
P_Buyukarslan
23 Haziran 2012
Ben de o yüzden değiştiğini tahmin ediyorum.
Emre Arifer
24 Haziran 2012
Bence o kadar da değişmedi, önceden anlayamıyorduk neden böyle davrandığını şimdi anlıyoruz. Kim neyi hakediyorsa onu söylüyor..
ÜLFET
25 Haziran 2012
OKAN AYNI OKAN, ALGILAR BİRAZ AÇILDI, ANLAYANA…KEŞKE TÜRKİYE'DE YAŞAYANLARIN YARISININ ALGILARI TAMAMAMEN AÇILSA. BİRİNİ ANLAMAK DEĞİL FARKINDALIK BU. NE HOŞ!…__________