İki köpek sahibi biri olarak bu yazıda, sizlere, köpek almanın dezavantajlarından bahsetmek istiyorum. Çevremde ne zaman birisi bana “köpek almayı düşünüyorum” dediğinde ilk söylediğim söz “köpek alma” oluyor. Eminim bu yazıyı okuyan kişiler bir kez daha düşünecekler.
Evinize köpek aldığınızda hayatınızda nelerin değişeceğini ve nelerden vazgeçmeniz gerektiğinden bahsedeyim. Öncelikle bir köpeğin ortalama 10-12 sene veya 15 seneye kadar yaşadığını düşünelim. Köpeğin yaşam süresi tabi ki ırktan ırka veya bazı faktörlere bağlı olarak değişebiliyor. Biz 10 sene yaşadığını farzetsek, hayatınızı 10 sene bir köpeğe bakmayla geçireceğinizi unutmayın. Örneğin biz, çekirdek aile dediğimiz aile sınıfındanız. Bir yere uzun süreli tatile gidileceği zaman, (onu güvenip de bırakabileceğiniz bir yakınınız veya maddi durumunuz iyiyse bu işi meslek haline getirmiş ve siz tatildeyken köpeğinizin bakımını üstlenen yerlere bırakma imkanınız yoksa) bir kişinin sürekli evde kalması ve köpeğe bakması gerekir ve o kişi de bizde genelde bendim. Aile olarak toplu bir yere gitme imkanımız (1 kere hariç) hiçbir zaman olmadı. O bir kerede de 1 tane köpeğimiz vardı o zaman ve Antalya’ya arabamızla gitmiştik ve köpeğimizi de götürmüştük. Bu tabi ki yıllar önceydi. Gideceğimiz yerlere sadece günü birlik birlikte gidip gelebiliyoruz.
Bir başka olay da masrafları. Dışarıdan bakılınca bir köpeğin masrafı ne kadar olabilir diye düşünebilirsiniz. Aylık yemek masrafı, aşısı, ilacı, pire tasması vb. masrafları azımsanmayacak gibi değil. Aşı için evin veterinere olan uzaklığı, ulaşım için gereken bir aracın olup olmaması da köpek alırken düşünülmeyen konular. Büyük şehirde yaşıyorsanız, toplum içerisinde zor durumda kalmak istemiyorsanız ve köpeğinizle iletişiminizin iyi olmasını istiyorsanız 3-6 aylıkken eğitime göndermeniz sizin için daha iyi olur. Köpek deyip geçmeyin. Eğitim şart 😀
Hadi masrafı önemsemediğimizi farzedelim. Biz dublex bir evde oturuyoruz ve evin bahçesi var. Bahçede kalıyorlar. Annem her akşam köpeklerin tüğlerini süpürmeyle, bahçeye yaptığı tuvaletlerini temizlemeyle ve sık sık da bahçeyi yıkamayla uğraşıyor. Zaten bahçede oturma gibi bir imkanımız pek olmuyor. Köpeklerimiz boxer ırkından olduğu için çok inatçı oluyorlar ve sürekli her gittiğimiz yere geliyorlar. Sürekli takip ediyorlar bizi. Gözleri daima üzerlerimizde. İlk köpeğimizi aldığımızda o zamanlar apartmanda oturuyorduk. Yaklaşık 1 sene oturmuştuk. Evin içinde bakmak çok daha zor. 2 kere okuldan eve geldiğimde koltukların içlerini parçalayıp içerisindeki pamukları oturma odasındaki halının üzerine yayması, halıya işemesi gibi dertleri oluyordu. Özellikle apartmanda oturuyorsanız almanızı kesinlikle tavsiye etmiyorum.
Köpek alırken dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da almayı düşündüğünüz köpeğin cinsi. Örneğin sırf güzel görünümlü bir köpek olduğu için sibirya kurdu (haski) almayın. Bu köpek sıcağı sevmeyen bir köpektir. Yaşadığınız ortamın buna uygun olup olmadığını düşünün ve ona göre karar verin.
Lütfen sokaklarda gördüğünüz köpeklere taş atmayın. Özellikle çocuklarınızı bu konuda uyarın. O gördüğünüz köpeklerin havlama veya saldırma nedeni, yine insanların onlara taş atması ve onları kızdırması yüzünden. O köpeklerin de evdeki köpeklerden bir farkı olmadığını unutmayın. Onlara biraz sevgi gösterseniz, sizin peşinizden gelir. Onların, sahipli köpeklerden daha fazla sevgiye muhtaç olduğunu unutmayın. Özellikle genç erkekler kızları köpekle tavlamaya çalışıyorlar. Sokaklarda köpek gezdirdiklerini görüyorum. Güya köpek gezdiriyorlar ama amaçları kızları tavlamak. Bazı köpek alan kişiler de bir süre sonra köpeklerini sokağa atıyorlar ve o köpeklerde bu kişiler yüzünden köpek barınaklarına düşüyor. Bir anlık hevesle gidip köpek almayın. Söylediklerimi düşünün. İlla köpek sevmek istiyorsanız barınaklara gidin ve oradaki köpekleri sevin. Giderken de en azından elinizde bir paket köpek mamasıyla gidin ki hem yardımınız dokunmuş olur, hem de oradaki köpekleri seversiniz. Onlar sahipsiz olduğu veya sokağa atıldıkları için sevgiye daha çok ihtiyaçları var. Yazıda anlatmadığım veya unuttuğum şeyler muhakkak vardır. Bu problemlere rağmen ben yine de köpek alacağım diyorsanız siz bilirsiniz.
Peki bu kadar olumsuz yanlarından bahsettim. Hiç olumlu bir yanı yok mu?. Olumlu yanı olarak şunu söyleyebilirim. Köpekleri seviyorsanız, bu sevgi ihtiyacınızı sonuna kadar giderebiliyorsunuz. Onunla yaşadığınız şeyler hayatınızda önemli bir anı olarak kalıyor. Siz onunla zaman geçirdikçe ona daha fazla bağlanıyorsunuz. Artık sizin ailenizden biri oluyor. Yaşı ilerledikçe ve yaşlandıkça, her an ölecekmişcesine beklemek de cabazı. Köpek insanların en iyi dostudur derler. Bu söz gerçekten çok doğru. Siz kızıp bağırsanız bile sadece o an sizden uzaklaşır ama bir dakika bile dolmadan yine yanınıza kuyruk sallayarak gelir. Sizden daima ilgi alaka bekler. O ilgi alakayı göremese bile yine de her kapıdan çıkışınızda yanınıza sokulur ve onu sevmenizi bekler. Size karşı hiçbir şekilde kin, nefret gibi insani duyguları yoktur. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, sizi siz olduğunuz için seven tek kişidir. Bu yazıda belki anlatmadığım başka olumsuz yanları da vardır. Fakat bu kadar olumsuz şeye rağmen köpek sahibi olduğun için pişman mısın diye sorsalar kesinlikle HAYIR derdim. Onlarla birlikte iyi veya kötü bir sürü anım oldu. Peki şu anda köpeklerim ölse yeni bir köpek alır mıyım?.. Kesinlikle Hayır.
Sizlere uzun süre önce okuduğum bir yazıyı yazının altına ekliyorum. Yazı bir köpeğin dilinden yazılmış. Yazıyı kimin yazdığını bilmiyorum. Alıntıdır.
BİR KÖPEĞİN AĞZINDAN…
Üzerinden seneler geçti, şimdi hatırlıyorum da, ben yavruyken şirinliklerime katıla katıla güler, beni yavrum diye çağırırdın. Birkaç dişlenen ayakkabı ve katledilen yastığı saymazsak, kısa zamanda senin en vazgeçilmez dostun oldum. Ne zaman bir muzırlık yapsam bana parmağını sallar ve “nasıl yaparsın” diye çıkışırdın. Ne var ki hemen arkasından kızgınlığın geçerdi ve beni yere yatırır, göbeğimi okşardın.
Çok meşguldün o aralar… Dolaysıyla tuvalet eğitimim tahminimizden uzun sürdü ama el ele verip üstesinden gelmiştik. Sana sokulup da koynunda geçirdiğim geceleri unutamam. Sen farkında değildin belki ama ben senin rüyalarını ve hayallerini gizlice dinler, bundan daha mutlu olunamayacağına kanaat getirirdim.
Beraberce uzun yürüyüşlere çıkar, parklarda koşuşturur, dondurma yerdik, hatırlıyor musun? Bana sadece külahını verirdin dondurma bana dokunur diye. Ve evde senin işten dönüşünü beklerken sırtımı ılık güneşe verir, huzurlu, derin bir uyku çekerdim.
Zamanla işinde daha fazla vakit geçirmeye başladın, boş zamanlarında da kendine bir eş aramaya koyuldun. Ben seni her zamanki gibi sabırla bekledim, sana hayal kırıklıkların ve acılarında teselli oldum. Yanlış kararlarını hiçbir zaman kınamadım, her defasında seni büyük bir sevinçle karşıladım. Sonunda birine aşık oldun ve evlendin.
BARINAĞA TERK EDİLDİM…
Ne var ki eşin köpeklerden pek hazzeden biri çıkmadı. Yine de ben onu sevinçle karşıladım ve ona sevgi gösterdim. Mutluydum, çünkü sen mutluydun. Sonra insan bebekler geldi aramıza. Yeni yavruların heyecanını sizinle aynen paylaştım. Onların pespembe yumuşacık tenleri, mis gibi bebek kokuları beni heyecanlandırıp hayran bırakıyordu. Ben de onlara annelik etmek istiyordum. Ne yazık ki -her nedense- hem eşin hem de sen onlara zarar vereceğime kanaat getirdiniz ve beni ayrı bir odaya kapattınız hep. Oysa ben sevgiden mahrum kaldıkça, onlara olan sevgim daha çok arttı. Bilemediniz hiç.
Çocuklar büyüdükçe onların en yakın dostu oldum. Tüylerime tutunup tombul bacaklarının üzerinde ilk adımlarını attılar, minicik parmaklarını gözlerime soktular, kulaklarımın içini karıştırdılar, burnuma öpücükler kondurdular. Gerektiğinde onları hayatım pahasına korumaya hazırdım. Ama bu arada senin dokunuşuna ise hasret olmuştum. “Köpeğin var mı?’ sorusuna, cüzdanından resmimi çıkarıp, hakkımda şirin hikayeler anlattığın zamanlar artık geride kalmıştı. Senin köpeğin olmaktan çıkıp, itin biri oldum; bana yaptığın her masraf sana batmaya başladı.
Sonunda da başka bir şehre tayinin çıktı. Yeni apartmanınızda sana ve ailene yer vardı ama bana yoktu. Ailen için en doğru kararı verdin belki ama unutma ki, bir zamanlar ailen sadece benden ibaretti.
Son araba gezintimize çıktığımızda heyecanlıydım. Ta ki barınağa varana kadar. Barınak köpek, kedi, korku ve umutsuzluk kokuyordu. Gereken evrakları doldurduğunu ve “ona çok iyi bir ev bulacağınıza eminim” dediğini hatırlıyorum. Omuz silkip sana karamsar bir bakış attılar. Onlar orta yaşlı, terk edilen bir köpek veya kedinin akıbetinin farkındaydılar.
Oğlunun tasmama yapışan elini zorla açmak zorunda kaldın. Çığlık çığlığa haykırmasına aldırmadın belki ama ben onun adına hem üzüldüm hem de çok endişelendim. Endişem, ona o anda arkadaşlık, sadakat, sevgi ve sorumluluk, bir cana duyulan saygı konusunda vermiş olduğun hatalı hayat dersinde yatıyordu. Başıma son bir kere dokunup bana veda ettin, göz göze gelmemeye özen gösterdin. Gitmen gereken yerler, yetişmen gereken işler vardı ve zaman aleyhine çalışıyordu nasıl ki şimdi de benim aleyhime çalıştığı gibi.
Sen ayrıldıktan sonra, barınaktaki iki tatlı kadın taşınacağını aylar öncesinden bildiğin halde bana uygun bir yuva bulmak için en ufak bir çaba sarf etmediğinden yakındılar. Sadece üzüntü içinde başlarını sallayıp, “Nasıl yaparsın” diye sordular arkandan.
Barınakta, zamanları izin verdiği ölçüde bizimle ilgileniyorlar. Bizi besliyorlar tabii ki ama bende iştah falan kalmadı. Önceleri ne zaman biri kafesime yaklaşsa sensindir diye kafesin önüne koşardım. Belki kararını değiştirdin, belki bunların hepsi kötü bir rüyadan ibaretti veya belki bana acıyan biri beni kurtarmaya gelmişti… Ama anladım ki, şirin yavru köpeklerle bu konuda yarışmam söz konusu bile değil. İşte o zaman kaderime razı olup köşeme çekildim ve akıbetimi beklemeye koyuldum.
VE ÖLÜM…
Önce ayak seslerini duydum onun. El ayak çekildikten sonra beni kafesimden çıkardı. Onu uslu uslu koridorun sonundaki odaya kadar takip ettim. Sessiz, sakin bir odaydı. Beni yavaşça kaldırdı ve masanın üstüne koydu, başımı okşadı, kulaklarımın arkasını kaşıdı, tasalanmamamı söyledi. Kalbim heyecanla çarpıyordu ama aynı zamanda içimi de sonsuz bir huzur kapladı. Sayılı günlerim dolmuştu demek ki… Kendimden çok onun için üzülüyordum. Üzerindeki yük çok ağırdı, onu eziyordu ve beraberliğimiz süresince senin de her ruh halini anladığım gibi onun da içinde bulunduğu durumun farkındaydım.
Eli çok hafifti, gözünden akan yaşları görmesem, ön patimdeki damarıma bağladığı turnikeyi nerdeyse fark etmeyecektim bile. Seneler önce seni de teselli ettiğim gibi, hafifçe elini yaladım. İğnenin ucunu usulca damarımdan içeri kaydırdı. Önce hafif bir sızı, arkasından damarlarımda dolaşmaya başlayan buz gibi sıvıyı hissettim.
Kafam ve gözlerim ağırlaştı ve onun merhamet dolu gözlerine bakarak son defa “Nasıl yaparsın” diye fısıldadım. Belki de benim lisanımı anladığı için, “Ne kadar üzgünüm bilemezsin” diye cevap verdi. Bana sarıldı, beni çok daha huzurlu ve güzel bir yere göndermekte olduğunu anlatmaya başladı. Öyle bir yer ki, bir daha ne ihmal edilecek ne acı çekecek ne de kendimi korumak zorunda kalacaktım. Öyle bir yer ki, sevgi ve ışık içinde, bu sefil dünyadan daha farklı güzellikte bir yerdi…
Son nefesimle kuyruğumu son bir kez sallayarak, “Nasıl yaparsın” derken onu kastetmediğimi anlatmaya çalıştım. Kastettiğim sendin, canımdan çok sevdiğim sahibim! Seni her zaman anacağım, sonsuza dek bekleyeceğim, bunu bil. Son dileğim, hayatındaki herkesin sana benim gösterdiğim sadakati göstermesi.
Son Söz: Eğer ona ömür boyu bakmayacaksanız/bakamayacaksanız lütfen köpek almayın. Bir çok canlıdan daha duyarlı. Onu hayal kırıklığına uğratmayın. Elbetteki son karar yine de sizin.
Comments of this post
13 Yıllık En İyi Dostumu Kaybettim |
26 Ağustos 2011
[…] Köpek almayı düşünüyorsanız, daha önce yazmış olduğum Köpek Almayı Düşünenler, Bir Kez Daha Düşünün! isimli yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum. Ona göre kararınızı […]
Metin
16 Eylül 2011
Ne Alaka Yani Şimdi Sana Kalırsak Köpek Almasın Kimse.
POLAT
20 Eylül 2011
Köpek bakmak sorumluluk ister. O sorumluluğu alabileceğini düşünen herkes gidip köpek alsın. Ama almadan önce de neler ile karşılaşabileceğini görmesi açısından ben yazdım bu yazıyı. Bir hevesle köpek alıp sokağa atan insanlar da gördüm, köpeğe bir süre bakıp daha sonra başkasına verenleri de gördüm. Köpek insanı eve bağlıyor. Ben sadece uyarımı yaptım. Yok ben illa köpek alacağım diyen varsa da gidip alsın ve benim yaşadıklarımı yaşayarak öğrensin.
Metin
20 Eylül 2011
Pardon Dopstum Ben Tamamını Okumamştım Tamamen Haklısın.
atilla
14 Ekim 2011
yani ne alakası var kimse köpek almsın bir kere boxer bahçede beslenmez evdede beagle yada goldenın olsa böyle demeyiceksin!!
Polat
15 Ekim 2011
Bu yazıyı yazarken köpeklerin ırkını kastetmedim. İster golden olsun ister başka bir ırktan köpek olsun. Köpek bakmanın büyük bir sorumluluk olduğunu anlatmaya çalışıyorum. İnsanların köpek alırken hesaba katmadıkları, düşünmedikleri veya başlarına gelecekleri anlatmak istedim. İsterseniz yazıyı iyice okuyup öyle karar verin.
Sabrina
10 Şubat 2012
Mrb! Okul projem icin gerekliydi ve cok aciklayici yazmissiniz. Belliki baya zaman harcamizsiniz bu yazi icin ellerinize saglik. Dediklerinizin her konusunda haklisiniz. Kopek bakimi gercekten cok zor.
P_Buyukarslan
10 Şubat 2012
Yorumunuz için teşekkürler. 26 Ağustos Kadir Gecesi köpeklerimden birini kaybettim. Eğer okumak isterseniz;
http://www.polatbuyukarslan.com/genel/13-yillik-e…
BAHADR
26 Eylül 2012
yazıyı baştan sona okudum.. ama genel olarak katılmıyorum bu ayrıntılara dikkat etmeyen kişiler genellikle ergenlik yaşındaki çocukların hevesleri köpek istemeleri sebepleri gayet güzel yazmışsınız zaten.. ben bunu köpek almak olarak değil dost almak olarak gördüğüm için masrafınıda, zamanınıda gözümde büyütmüyorum. Biraz sizdeki karamsarlık köpeklerinizden ötürü istediklerinizi yapamamışsınız gibi geldi..
P_Buyukarslan
27 Eylül 2012
Siz köpek almayı dost almak olarak görebilirsiniz. Fakat çoğunluk sizin gibi düşünmüyor maalesef. Herkes sizin gibi düşünüyor olsaydı insanları köpek almaları için teşvik ederdim. Köpek bakmak başlı başına büyük bir sorumluluk. Sırf çocukları köpek almak istedikleri için köpek alan aileler var. Ne olursa olsun köpek insanı eve bağlıyor. Günü birlik geziler hariç bir yere gidileceği zaman aile bireylerinden birinin evde kalması gerekiyor. Eğer ki siz çok fazla gezip tozan bir insan değilseniz bu durumu önemsemeyebilirsiniz. Örneğin geçenlerde bir arkadaşımla otobüste karşılaştık. Yeğeni köpek beslemeyi çok istiyormuş. Ona köpek almayı düşünmüş. Benim ona dediğim şey şu oldu. Yeğeninin yaşı küçük sanırım. 2 sene sonra hevesinin geçmeyeceğini nereden biliyorsun dedim. Çocuğun hevesi geçince köpeği ne yapacaklar? Olan köpeğe olacak. Şahsen ileride çocuğum olursa, ona köpek almayı kesinlikle düşünmem. Kendi iş hayatına atılıp ayrı eve çıktığında alıp bakabilir. Hayvan sevgisi küçük yaşlarda başka şekilde çocuklara aşılanabilir. İlla eve köpek alıp beslenmesine gerek yok. Bir hevesle köpek alıp sokağa atan kişileri de gördüm. Bu kişiler de ergen filan değildi. Herkes köpek bakmaya uygun değil.
Yazıda anlattıklarım size karamsarlık gibi gelebilir. Fakat insanlara olumsuz yanlarını da anlatmak gerekiyor ki kararlarını ona göre versinler. Sizin de belirttiğiniz gibi bu anlattıklarım size zor gelmeyebilir ama bir başkasına gelebilir. Yazdığım yazıları da herkesi düşünerek yazdığımı unutmayın.
Köpekler insanların en iyi dostu. Köpeklerim olduğu için de pişman değilim. Birini geçen sene kaybettim. Şu anda da hala kaybettiğim köpeğimin 11 yaşındaki oğluna bakıyorum. 13 senedir köpek bakıyorum.
İnsanlar bakamayacakları hayvanı almasınlar. Benim tek istediğim şey bu.
ışılcanan
21 Ocak 2013
paylaşımınızı çok dikkatli okudum inanın benim iç sesime tercüman olmuşsunuz, a dan z ye son derece haklısınız, benimde bir boxer cinsi bir kızım var 6 yaşında hayatımızı o na endeksli yaşıyoruz, tüm dünyamız biricik kızımız…. paylaştığınız alıntı yazı ya gelince inanılmaz duygulandım inanılmaz saatleridir gözyaşı döküyorum…size katılıyorum lütfen ama lütfen! onları terkedecekseniz onları dışlayıp aşağılayacaksınız köpek almayın… onların hayatında sahip oldukları tek şey sahipleridir, sahipleri olmadan yaşayamazlar, terkedilmeyi kabullenemezler…köpek sahibi olacaksanız, bir değil bin kere düşünün lütfen :(((( benim tek duam kızımız hayatı bizim yanımızda sonlansın, son nefesini verirken o güzel patilerini tutup ona güç vereyim, buna yüreğim dayanırmı bilemem ama, kaybolmasın, eminim kaybolmasındansa benim yanımda huzurlu bir veda ona daha kolay gelecektir… yazmak istediğim çok şey var fakat şu an o kadar duyguluyumki… sözcükler boğazımda düğüm düğüm:((( paylaşımınız ve tavsiyelerin için tekrar 10larca teşekkürler. Saygılar…
P_Buyukarslan
22 Ocak 2013
Rica ederim. Bu içten ve samimi yorumunuz için ben de size teşekkür ederim. Keşke birçok kişi de köpeklere bizim baktığımız açıdan baksa, her şey daha farklı olurdu. Ben de iki tane boxer köpeğe bakmış ve hala bir tane boxer köpek sahibi olarak neler hissettiğinizi çok iyi anlıyorum. Dediğiniz gibi umarım köpeğiniz, son nefesini verirken huzur içinde olur.
Ezgi
22 Haziran 2014
Merhaba,yazınız çok anlamlı insanı tekrar düşündüren türden.Benim imkanlarım kısıtlı okula gidiyorum ve apartmanda yaşıyoruz.Ama yine de bu sorumluluğun altından kalkabileceğimi düşünüyorum.Bir de annemlere anlatabilsem…
P_Buyukarslan
22 Haziran 2014
Muhtemelen 10 yıl gibi bir süre bir köpeğin sorumluluğunu alıp ona bakabileceğinize inanıyorsanız, köpek sahibi olmayı tavsiye edebilirim. Fakat bu 10 yılda bazı şeylerden feragat etmeniz gerektiğini de aklınızdan çıkarmayın. Benim size tavsiyem okulunuzu bitirene kadar bekleyin. Hayatınıza bir yön verin. Ondan sonra köpek almayı bir kez daha düşünün derim. Yine de siz bilirsiniz.
Adnan
16 Temmuz 2014
Ben bir köpek buldum 2 gün önce dişi yavru sevimli tatlı ama asıl sorun ya sonra oldu dişi birde baksam masraflarını karşılayamam sonra ilerde sokağada atamam vicdanım buna el vermicek belki oturup ağlicam ama başlamadan geri bırakmak istemsem de diğer yavrular oldu yere bırakıcam annesi vardır diye teselli ediyom kendimi. KİMSE BAKAMİCAĞI HAYVANI SAHİPLENMESİN.
P_Buyukarslan
16 Temmuz 2014
Sokakta gördüğünüz köpeklere gösterdiğiniz azıcık ilgi, bir parça yemek, bir kap su bile onları mutlu etmeye yeter. Onların başka istediği bir şey yok zaten.
Eda
29 Ağustos 2015
Yazdığını okudum ve gerçekten ne demek istediğinizi anladım. Ben de bir köpek sahibiyim ve bahçede yaşıyor. Bahçede olmasına rağmen bakımı çok zor. Dışarıda köpek gezdirenlere rastladığımda ve köpeklerinin yaşlarını sorduğumda genelde 1,2,3,5 yaşlarında oluyorlar ki 5 yaşında çok az gördüm. Benim köpeğim 8 yaşında. Ve hep merak ettim acaba neden hiç büyük köpek yok diye ve cevabını bulamadım yani aklıma gelen cevap ise bana çok canice geliyor. Yani köpek sahipleri köpekler tatlıyken ve bakımı kolayken alıp sonra köpek büyüyünce ve tatlılığını yitirince sokağa mı atıyorlar ? Anlayamıyorum. Okuduğunuz için teşekkürler.
P_Buyukarslan
29 Ağustos 2015
Köpeklerin küçükken daha tatlı olduğu doğru. Kendi adıma konuşacak olursam köpek alındığında ilk birkaç sene köpekle ilgilenmek keyifli olabiliyor. Fakat bir süre sonra sürekli ona zaman ayırmak durumunda olmak da insanları etkiliyor/sıkıyor olabilir. Ben de ilk yıllarda gezdiriyordum. Muhtemelen birkaç seneden sonra gezdirmek bile zor geliyordur insanlara. Tabii ki sizin söylediğiniz gibi sokağa atanlar da muhakkak var. Ben baktığım köpeklerin hiçbirini (ki şu anda hala bir tane yaşlı köpeğim var) kendim almadım. Ona rağmen sokağa atmaya kıyamıyorum. Köpek alınıyorsa ölene kadar bakılması taraftarıyım.
beyza KCN
14 Haziran 2016
bence de golden olsa bunları düşünmicektin golden çabuk eyitilien söz dinleyen ve komutlarınıza uyan bir köpektir tüylerini keserseniz fazla tüyde dökmez ben alırsam göleden veya kangal alcam ama biz bi sokakta oturduğumuz ve bahçemiz olmadığı için kangal alamayız
P_Buyukarslan
14 Haziran 2016
Köpeğin hangi ırktan olduğunun bir önemi yok. Köpek insanı eve bağlıyor. Siz hayatınızın çoğunu evde geçirmeyi planlıyorsanız gidip köpek alın. 10-12 sene besleyin. Ondan sonra gelip bu yazıyı bir daha okuyun. O zaman ne anlatmak istediğimi daha iyi anlarsınız. 🙂
Ayrıca şu videoyu da mutlaka izleyin.
https://youtu.be/CgvurdC745g?t=8m21s
Savas
10 Temmuz 2016
Her yazdiginiz da haklisiniz,Ben 2 yas 4 numara terrier sahiplendim (daha dogrusu o beni sahiplendi) 12 yasindaki oglum Ben isteyken,Sabah ve aksam Ben ilgileniyorum, hic huyunu bilmedigim bir Cani bakimini yaptirip eve aldim,Suan o bize biz ona uyum saglamaya calisiyoruz ve biliyorum ki bunu o da biz de basarmak zorundayiz. O bir can ve Eger barinaga donerse olur , o barinaga giderse Ben kendimi on rum boyunca affetmem.
P_Buyukarslan
11 Temmuz 2016
Keşke herkes düşünceli olsa. Yorumunuz için teşekkür ederim.
deniz yenice
03 Eylül 2016
selam, bende bir husky aldım, yurtdışında çalışırken, sonra inat ettim tr ye getirdim, 4 yaşına girecek şimdi, bu süreçte tekrar yurt dışı işlerim oldu gittim geldim, köpeğe annem baktı, şimdi o da isyanlarda, ben muhtemelen ilerde yine gidicem. Ne yapacaz bilmiyorum. vermek istemiyorum barınağa felan. bir bakabilecek çiftliği olan birini bulsam 10 15 yıl neyse tüm masraflarını ödeyecem .kendim de gidip ilgilenirim. velhasıl çok zor…dediklerin doğru. ama benim çocukluğumdan beri içimde ukteydi. bir köpeğim olsun. ve inat ettim oldu şimdi. iş para mevzuları yüzünden şimdi sıkıntıdayım. lanet olsun böyle düzene cidden. . ne yapacam bilmiyorum. öyle barınağa felan versem vicdan azabından ölürüm.
Aslı
17 Kasım 2016
Kesinlikle katılıyorum size.bende ilk evlendiğin yıl bi heves aldım. eğitim sürecini anlatamıyorum bile,eve gelen misafirlerin önünde tuvalet yapması insanların tiksintili bakması ki bu yeni gelin olanlar için biraz önemli? neyse bu süreci geçtim ama bi çocuğum oldu su an iki yaşında ve köpeğimi yalıyor,ısırıyor onu taklit edicek diye yerleri,koltukları bizi kendini köpeği herşeyi yalıyor kulağa sevimli gelsede maalesef ağzında dilinde köpek tüyü görünce korkuyorum çünkü yutuyor her dk kontrol edemem.emziginde dahi kıl oluyor ve ben evimi her gün dip köşe silerim köpeği tıraş ederim iç dış parazit asla aksatmam.ama pişman mıyım çoooook keşke çoluk çocuk büyüyünce alsaydım.yeni evli çiftler bi heves alıyor sonrası bir çoğunda pişmanlık.(benim kopegim dört yaşında ilk sahibiyim bir buçuk aylıkken aldım ve hâlâ bizimle)tavsiyem emekliler alsın gençlere ayak bağı oluyor
Muhammed
16 Aralık 2016
Allah seni bildigi gibi yapsin hikayeye agladim be vicdansiz….
Gülseren
04 Şubat 2017
Çok teşekkür ederim. Sevgi dolu duyarlı bir insanım ve böyle bir de aileye sahibim. Gerçekten almayi çok istiyorum ama tatile giderken nasıl bakabilirim düşüncesi ayrıca apartmanda kiracı olmamız nedeniyle hep kafamda acaba soruları vardi. Benim için gerçekten açıklayıcı ve duyarlı bir yazı olmuş
P_Buyukarslan
04 Şubat 2017
Rica ederim. Benim de amacım köpek sahibi olmak isteyenlere karşılaşacakları şeylerle ilgili bilgi vermekti. Köpek sahibi olmadan önce insan nelerle karşılaşacağını bilemiyor ve haliyle yaşadıkça öğreniyor. Ben yaşadıklarımı anlattım. Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana.
Veli
15 Şubat 2017
Kardeş eline sağlık bir yazı bunkadar açıklayıcı olabilir.Köpek sahiplenmek çok büyük bir sorumluluk özellikle sabit bir hayatı ve bahçeli bir evi olmayanlar hiç bulaşmasın.
P_Buyukarslan
15 Şubat 2017
Yorumunuz için teşekkür ederim. 🙂
Atakan
03 Mart 2017
Bazı yerlerde haklısın Ama resmen kötülemişsin be…
Bir golden im var çok iyi arkadaşım masrafı da abartıcak kadar değil… Beraber ağlıyoruz resmen evimde bakıyorum bir sıkıntı olmuyor… Ömürlük arkadaşım o benim… Misafirmiş tatilmiş kardeşim benim kızımı istemeyen benide istemesin… Onun kadar kimse mutlu etmedi beni…
Alper47
20 Mayıs 2017
Ellerine sağlık. Ben k9 alıcaktım ama annem “kardeşin var” bahanesiyle izin vermedi. Köpek bu sonuçta bebeği yiyecek sanki. Neyse, hikayeyi okuduktan sonra belki köpek alırsam onu reddedeni, reddederim çok güzel bir hikaye.
Gökay
06 Haziran 2017
Çok doğru yazmışssın 3 yaşında cocker kızım var barınakta sahiplenmiştim şimdiki aklım olsa asla sahiplenmezdim bugünde heyecandan 1,5 yaşındaki kızımın üstüne atlamış gözünü göz bebeğini tırnağıyla çizmiş ileride kızıma istemeyerekde olsa bir zarar verirse korkusu başladı