Atatürk

90’lar ve Unutamadıklarım

Kategori Nostalji
11.05.2012
7.499 kez okundu

Herkesin geçmişinde unutamadığı güzel anıları vardır. Bana “Hayatındaki en mutlu ve güzel anların ne zamandı ?” diye sorsanız size vereceğim cevap 90’lar olurdu. Bu arada 85 doğumlu olduğumu da yeri gelmişken belirteyim. Doğma büyüme İzmir’liyim. İlkokul 4. sınıfa kadar Limontepe’de oturduk. 5. sınıfı, taşındığımız için başka yerde okudum. O yıllarda bir ilkokul öğretmeni, öğrencilerini 1. sınıftan 5. sınıfa kadar okuturdu. Muhtemelen hala öyledir. Benim ilkokulda her sene farklı öğretmenim oldu. Bu bir öğrenci için iyi mi kötü mü bilmiyorum ama halimden hiç şikayetçi değildim. Şimdi düşünüyorum da beş tane harika öğretmeni tanıma fırsatım oldu.

Hazır ilkokuldan bahsetmişken 4. sınıftaki öğretmenim olan Yılmaz Kurtlak, sınıftan dört kişi seçmişti ve atölyesine götürmüştü. O dört kişiden biri de bendim. Diğer üç kişi de o zamanlar çok iyi anlaştığım kişilerdi. Öğretmenimizin atölyesinde menemen yapıp yemiştik. Tabii ki sadece menemen yemeğe gitmedik. Sınıfımız için üzerinde sınıfımızın adının yer aldığı bir şey yapmıştık. İsmini tam olarak hatırlamıyorum. O zamanlar sınıfların kapısının üzerinde her sınıfın adının olduğu bir yazı olurdu. Onu biz öğretmenimizin atölyesinde yapmıştık.

4. sınıfa kadar kaldığım Limontepe’de en güzel günlerimi geçirdim. Çevremizde akrabaların evleri çok yakındı. Dolayısıyla her anımızı birlikte geçiriyorduk. Her çocuk küçüklüğünde muhakkak futbol oynamıştır. Benim futbola çok fazla ilgim yoktu. Ama birlikte maç yaptığımız zamanlar çok oldu. Maç yapmadığımız zamanlarda ben genelde kaleci oluyordum. Bir maçımızda da dayımın oğlu Veli ile onun kardeşi Cihan ve komşumuz Cihan Abi ile maç yapmıştık. Maçı kaybetmemize rağmen biz de kupa kaldırmıştık. Bu arada kupayı da kağıttan yapmıştık. 🙂 Yine bir maçımızı hiç unutmuyorum. Hayatımdaki ilk mahalle maçıydı sanırım. Vakit çok geç olmuştu ve eve geri dönmem gerekiyordu. Durum berabereydi. Kimse uzun süre gol atamamıştı. Dayımın üç kızı bizim için tezahürat yapıyordu. Son golü ben atmıştım ve maçı biz kazanmıştık. Şimdi sorsanız hangi takımı tutuyorsun diye, size takım tutmadığımı söylerim.

Akrabalarım ve komşularımın çocuklarıyla klasik oyunları da çoğu kez oynadık. Bunlardan bazıları Saklambaç, yakalambaç, dokuz kiremit, ip atlama vs. Çivi ile oynadığımız oyun da vardı. Çiviyi toprağa saplayıp, sapladığın her noktayı bir önceki nokta ile birleştiriyorsun. Amaç da karşındaki kişiyi köşeye sıkıştırmak ve toprakta saplayacağı yer kalmamasını sağlamak.

Her çocuk gibi ben de bilyelerle oynadım. Hatta bir tane sarı bilyem vardı. Benim uğurlu bilyemdi. Bilyeleri yanyana dizdikten sonra hep istediğim köşedeki bilyeyi vuruyordum. O sarı bilyemi daha rahat tutabilmek için taşa sürterek eskitmiştim. O şekilde parmakların arasında daha rahat tutuluyordu. Bir de toprağa beş tane çukur kazıp bilyelerle çukurlara sokmaya çalıştığımız bir oyun vardı.

Komşumuz Cihan Abi ile iskambil kağıtlarıyla oynadığımız oyunlar da unutamadıklarım arasında. Oynamadan önce Pamko almaya giderdim. Dört tane Pamko alırdım. Google’da sadece bir tane eski resim var Pamko ile ilgili. Birkaç ay önce yazlık evimizin oradaki markette Pamko görmüştüm. Sanırım Lezzet firması hala çıkartıyor ama her yerde denk gelinmiyor. İskambil oyunlarından birtanesinde Cihan Abi, Serdar Abi ve ben oynuyoruz. Ben bir türlü kazanamıyorum. Allah allah neden ben hiç kazanamıyorum diye düşünürken bir baktım ki ikisi birlikte anlaşmışlar ve birbirlerine terliğin arasından kart veriyorlar. 🙂

90’larda popüler oyunlardan birisi de Taso’ydu. Tasoları, dokuz kiremit oyunundaki gibi üst üste kapalı bir şekilde koyup, elimizdeki taso ile onları devirip ön yüzlerini üste getirip almaya çalışırdık. Hatta işi biraz daha ileriye götürüp elimizdeki iki tasonun arasına yapıştırıcı sürüp ikisini tek taso haline getirip, üst üste oluşturulan tasoların üstüne atardık.

Ve sonra o geldi. Bilgisayardan ve Playstation’dan önce ortaya çıkan, bir o kadar müthiş bir o kadar da sokak oyunlarını bitiren alet ATARİ. Atari gerçekten çok eğlenceliydi. Oyunları da çok güzeldi. Benim en sevdiğim oyun da Captain Tsubasa’ydı. Hala da öyle. 🙂 Atari geldikten sonra sokakta oyun oynamak yerine atari oynamayı tercih eder olduk. Aslında kendi açımdan, ilişkilerin kopmaya başlaması da bu yüzden oldu diyebilirim.

Şimdiki çocuklar, bilgisayar çocukları. Bilgisayar yüzünden çocukluklarını yaşayamadığını düşünüyorum. Bizim zamanımızda sokaklar bu kadar tehlikeli değildi. O zamandan bu yana her şey değişti. Bu değişimden aileler bile etkilendi. Artık anne-babalarda şöyle bir düşünce var. “Çocuğumuz sokağa çıkmasın, başına bir şey gelmesin. Evde bilgisayar oynasın daha iyi.” Artık birbirimize bile güvenimiz kalmadı. Günümüzde o sıcak aile bağlarını, komşularla olan iyi ilişkileri, arkadaşlıkları bulamadığımız için 70’lerdeki Türk filmlerini çok seviyoruz sanırım.

Daha fazla uzatmadan ve sizi sıkmadan yazımı burada bitiriyorum. Normalde sitemde kendi hayatımdan çok fazla bahsetmezdim. Bir istisna yapmaya karar verdim ve bu yazıyı yazdım. Buraya kadar sabredip okuduğunuz için teşekkürler.

Comments of this post

dokuzcuk

dokuzcuk
11 Mayıs 2012

İzmir'liymişsin sende.. Hemşerim benim.:)
Bence bu tür yazılar da yazmalısın, gayet hoş olmuş. 🙂

P_Buyukarslan

P_Buyukarslan
11 Mayıs 2012

Bu kadarını yazarken bile zorladı. Gerçi daha yazacak çok şey var ama zaman geçtikçe insan bir kısmını unutmaya başlıyor. Güzel yorumun için de teşekkürler hemşerim. 🙂

dokuzcuk

dokuzcuk
11 Mayıs 2012

Benim en sevdiğim yazı tipi, aklına geleni yazmak. Hiç kasmadan aklından geçeni klavyeye dökmek. Bence güzel olmuş, ahh keşke küçükken günlük tutma işini öğretselermiş. Şimdi hiç unutmazdık bazı anları..

P_Buyukarslan

P_Buyukarslan
11 Mayıs 2012

Valla bana günlük almışlardı. Hatta ben o zaman Sivas\’taydım. Annemlerle aynı odada yatıyorduk. İlk yazımı yazdıktan sonra yatmıştım. Annem uyuduğumu zannedip şöyle demişti babama. \”Bir kez okuyalım. Bir daha okumayız\” 😀 Ondan sonra o günlüğe bir kaç kez yazdım ama günlük tutmaktan soğudum o olaydan sonra. Hiç düzenli günlük tutamadım. Artık sitede yazıyorum. 🙂

dokuzcuk

dokuzcuk
11 Mayıs 2012

"Bir kez okuyalım. Bir daha okumayız" :)))))) İyiymiş :)))

P_Buyukarslan

P_Buyukarslan
11 Mayıs 2012

Kadınlar/anneler biraz meraklı oluyorlar. 🙂 Gerçi okudular mı bilmiyorum ama çok da umurumda değil. 😀 Artık kağıt kalem yerine sitede yazmak en iyisi. Kağıt kalem devri geçti 🙂

90′lar ve Unutamadıklarım – 2 |

90′lar ve Unutamadıklarım – 2 |
15 Mayıs 2012

[…] 90′lar ve Unutamadıklarım yazısından sonra bu konuda yazmaya devam etme kararı aldım. Bu ikinci bölümde 90′lardaki bayramlardan bahseteceğim. Eminim okurken siz de kendinizden bir şeyler bulacaksınız. 90′lardaki bayramların keyfi bir başkaydı. Belki hemen aklınıza “90′larda sen küçük olduğun için sana güzel geliyordur.” gelebilir. Peki o zaman neden artık bayramlardan keyif alamaz oldum?. Bayramlarda sabah erkenden kalkıp en güzel ve yeni alınmış kıyafetlerimizi giyinirdik. O gün televizyonlarda en sık yayınlanan parça Barış Manço’nun Bugün Bayram şarkısı olurdu. Gösterilen klipte de Barış Manço’nun çizgi karakteri olurdu. […]

yılmaz kurtlak

yılmaz kurtlak
17 Eylül 2016

Polatçığım ben Nazire Merzeci’de sabahçıyım.oğlede sonra ayni atolyedeyim.nezaman istersen yine melemen yeriz.iyi ki varsın.selamlar