90’lar ve Unutamadıklarım yazısından sonra bu konuda yazmaya devam etme kararı aldım. Bu ikinci bölümde 90’lardaki bayramlardan bahseteceğim. Eminim okurken siz de kendinizden bir şeyler bulacaksınız. 90’lardaki bayramların keyfi bir başkaydı. Belki hemen aklınıza “90’larda sen küçük olduğun için sana güzel geliyordur.” gelebilir. Peki o zaman neden artık bayramlardan keyif alamaz oldum?. Bayramlarda sabah erkenden kalkıp en güzel ve yeni alınmış kıyafetlerimizi giyinirdik. O gün televizyonlarda en sık yayınlanan parça Barış Manço’nun Bugün Bayram şarkısı olurdu. Gösterilen klipte de Barış Manço’nun çizgi karakteri olurdu.
O en güzel ve yeni kıyafetlerimizle akrabaların evlerini dolaşırdık. Ceplerimizi dolduruncaya kadar bayram şekeri toplardık. Ceplerimi bayram şekeriyle doldurduktan sonra eve uğrayıp şekerleri anneme verip tekrar şeker toplardım. Şekerleri anneme verirken de “Eve misafir geldiğinde annem misafirlere topladığım şekerleri versin.” diye düşünerek verirdim. Evde zaten şeker olurdu. Zaten şeker olmayan ev pek yoktu diye hatırlıyorum. Yine de çocuk aklı işte. Ya evdeki bayram şekerleri biterse diye düşündüm herhalde. 🙂 Hatta bir keresinde hatırlıyorum da bayramın son günü olmuş. Biz hala şeker toplamaya çalışıyoruz. Uğradığımız evlerden birinde kadın bizi resmen kovmuştu. Bayram bitti siz hala dolaşıyorsunuz gibisinden bir şeyler söylenip duruyordu.
Bayramın güzel yanlarından birisi de bayram harçlığıydı tabii ki. Bayram harçlıklarını hangi çocuk sevmezdi ki?. Ben topladığım bayram harçlıklarını anneme verirdim. O zamanlar maddi durumumuz orta halli gibiydi diyebilirim sanırım. O zamanki resimlere bakınca bir çok çocuğa göre gayet şık giydiriyormuş annem beni. Annemle birlikte yaşıyordum ve hiçbir şeyin eksikliğini hissetmedim. Bana bunu hissettirmedi. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Anneme, bayram harçlıklarımı vermemin nedeni biraz olsun ona yardımcı olmaktı. Paranın sadece çok ufak bir kısmını alırdım ve bakkala gidip sakız alırdım. 🙂
Bayramlardan keyif alamamaya başlama zamanım da akrabalarımın ve bizim oturduğumuz Limontepe’den ayrıldıktan sonra başladı. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur derler ya. Bizimkisi de o hesap oldu. Birlikte ev ziyaretlerine çıktığımız arkabalarımın çocukları, beni bekleyin dememe rağmen oraya gidinceye kadar evleri dolaşmış olurlardı. Yalnız dolaşmayı sevmediğim için bayram ziyaretleri benim için önemini yitirmişti.
Hala her bayramda muhakkak Limontepe’ye giderim. Gitmemin tek nedeni de anneannemin ve Osman amca’nın elini öpmek. Onlar hayatta olmasa büyük ihtimalle Limontepe’ye de gitmem.
Artık bayram ziyaretlerine gidesim bile gelmiyor. Zaman zaman tekrar çocuk olmak istiyor insan. İçimdeki çocuğu kaybetmek istemiyorum. Büyümüş ve olgunlaşmış bedenimin, içimdeki çocuğa bol gelmeye başladığını hissediyorum…
Bu yazının üstüne aşağıda verdiğim Barış Manço’nun Dut Ağacı isimli parçasını dinlemenizi tavsiye ederim.
Benim için 90’lardaki bayramlar böyledi. Peki sizin için nasıldı?.
Comments of this post