Dün, İzmir‘de her sene düzenlenen ATA’YI ANMA yürüşüne katıldım. Bu buluşmaya İzmir’deki bütün gruplar katılıyor. Ben Doga35 Dağcılık ve Yürüyüş Sporları Grubu ile bu yürüyüşü gerçekleştirdim. Aracın kaptanı Dursun Abi ile saat 8.00’de Konak’tan Dereköy‘e gittik. Dereköy’den yürüyüşe başlama saatimiz 9.30’da civarıydı. Şunu açıkça söyleyebilirim ki hayatım boyunca yaptığım en yorucu yürüyüştü. Bir süredir vücut geliştirmeyi bıraktığım ve yürüyüş yapmadığım için iyice hamlamışım. Yol boyunca belirli bir yere kadar sürekli arı kovanları vardı ve arılar etrafta dolaşıyordu. Neyse ki öyle arı sokması gibi bir durumla karşılaşmadım.
Yol boyunca başımıza ufak tefek aksilikler de gelmedi değil. Neden olduğunu hala tam olarak anlamadığım bir nedenden ötürü diğer insanlar normal yoldan yürürken biz daha zor olan bir yerden gitmeye kalkınca “Ben nereden düştüm buraya” dedim. 😀 Ayakkabının altının kaygan olması nedeniyle düz yola ininceye kadar çok zorlandım. Hatta bir ara düz yola inerken neredeyse düşüyordum. Neyse ki ciddi bir problem olmadan normal yola inip yürüyüşe devam ettik.
Hatta bir ara yürüyüş esnasında tek sıra halinde ağaçların arasından tepeye çıkarken kalbim duracak gibi hissettim. Arkamdan gelenleri yavaşlatmamak için yürüyüşe devam ettim. En çok zorlandığım kısımlardan biri de zirveye çıkarken oldu. Oraya gidinceye kadar zaten ayaklarım kopacak gibiydi. Yol boyunca sadece 2 kez mola verilmesi bana göre biraz azdı. Zaten deneyimli olan kişiler belirli bir süre sonra önden son sürat ilerleyerek gözden kayboldular.
Zirveye vardığımda saat 13.30’du. Tam 4 saat yürüyerek Mahmut Dağı’nın zirvesine ulaştım. Yukarıdaki manzara tek kelimeyle harikaydı. Bazı bölgeler sis yüzünden görünmezken bazı yerler net bir şekilde görülebiliyordu. Zirvede oturup bir şeyler yedik. Fotoğraf çekildik. Ardından 14.35’da yürüyüşe başladık ve aynı yolu takip ederek aracın olduğu yere vardık. Aracın yanına vardığımızda saat 17.05’ti. Zirvede dinlendiğimiz ve yokuş aşağı indiğimiz için 2,5 saatte dönüş yolunu tamamladım. Kahvede biraz oturup arkadan gelen 3 kişiyi bekledik ve biraz dinlendikten sonra araçla Konak’a oradan da eve döndük.
Yürüyüşe çıkacak olacak kişiler özellikle bu tarz zorlu bir yürüyüş için uygun spor ayakkabınız olsun. Ayrıca yanınıza yedek kıyafet almayı unutmayın. Zirveye vardığınızda muhtemelen su gibi terli olacaksınız. Kıyafet götürmediğim ve haliyle üzerimi değiştiremediğim için o şekilde dolaşmak zorunda kaldım ve dolayısıyla biraz üşüdüm. Ayrıca yavaş tempoyla yürüyen birisiyseniz size 4 saat yetmeyecektir. Zirveye yürümeden ulaşayım derseniz yolun büyük bir bölümünü arabayla çıkabilirsiniz. Fakat zirveye yakın bir bölümünde yol biraz daha bozuk. Oraya kadar arabayla çıkıp oradan sonra yürüyebilirsiniz. Benim gibi ilk kez zirveye çıkıyorsanız yanınıza bir tane uzun sopa da almayı ihmal etmeyin. Zorlandığınız zamanlarda işinize çok yarayacaktır.
Yanınıza yol sırasında yiyecek bir şeyler de almanız iyi olur. Yediğim browniler olmasaydı bir yerde tıkanırdım herhalde. Ama şunu da söylemeliyim ki yediğim şeylerden hiç zevk almadım. Daha doğrusu yorgunluktan ne yediğimi anlamadım bile.
Şu anda ayaklarımda ve omuzlarımda hala biraz ağrı var. Bu kadar yorgunluğa ve ufak tefek aksiliklere rağmen değdi mi diye düşünüyor olabilirsiniz. Ben size şunu sorayım. Hayatınızda kaçınız bir dağın zirvesine yürüyerek çıktı?
Benim açımdan farklı bir deneyimdi. Hayatta bazı şeyleri denemek, yaşamak lazım. Bir ara bungy jumpingi de denemeyi düşünüyorum. 😀
Comments of this post