Çarşamba akşamı 4 film arka arkaya izledim. İzlediğim filmlerin hepsi 2009 yapımı filmler. Filmlerle ilgili görüşlerimi kısaca belirttim. İzleyip izlememek size kalmış.
Terminator 4: Salvation ( Terminatör: Kurtuluş )
Filmin Kısa Özeti; Kıyamet sonrasındaki 2018 yılında geçen, ünlü seri Terminator’un uzun zamandır beklenen devam filminde Christian Bale, kaderinde Skynet ve Terminator ordularına direniş için insanları yönetmek olan John Connor’ı canlandırıyor. Ama John Connor’ın yetiştirilirken inandığı gelecek, en son bir ölüm hücresinde bulunduğunu hatırlayan Marcus Wright adlı yabancının ortaya çıkmasıyla değişiyor. Connor, Marcus’ın gelecekten mi yollandığına yoksa geçmişten mi kurtarıldığına karar vermek zorunda kalıyor. Skynet en son taaruzuna hazırlanırken, Connor ve Markus, onları Skynet’in operasyonlarının kalbine götürecek, insanoğlunu belki de tamamen ortadan kaldırabilecek korkunç sırrın ardındaki gerçeği ortaya çıkaracakları destansı bir yolculuğa çıkıyorlar.
Filmle İlgili Görüşüm; Terminatör ismini duyunca akla ilk gelen kişi hiç şüphesiz Arnold Schwarzenegger. Bu filmde Arnold yok. Filmi indirmeden önce Arnold’un oynayıp oynamadığı hakkında bir bilgim yoktu. İzledikten sonra da çok fazla filmden memnun kaldığımı söyleyemeyeceğim. Boş zamanda izlenebilecek tarzda bir film. Yalnız çok fazla ahım şahım bir şey de beklemeyin.
Crank 2: High Voltage ( Tetikçi 2: Yüksek Gerilim )
Filmin Kısa Özeti; 2006 yılının hit aksiyon filmi Tetikçi’te, suikastçı Chev Chelios (Jason Statham) damarlarında akan ölümcül zehirle mücadele etmek için 24 saatini dövüşerek, öldürerek ve adrenalin düzeyini üst seviyede tutarak geçirmişti. Şimdi, serinin yüksek oktanlı devam filmi Tetikçi 2: Yüksek Gerilim’de, geçen sefer hayatta kalmayı başarmış olan Chev yepyeni bir güne uyanmak üzere…
Tam olarak ilk filmin bıraktığı yerden devam eden Tetikçi 2: Yüksek Gerilim, Chev’inin Los Angeles caddelerine yaptığı ölümcül atlayıştan kurtuluşu, ve hemen akabinde ise gizemli bir Çin mafyası tarafından kaçırılışıyla başlıyor…
Üç ay sonra, Chev gözlerini açar ve zarar görmesi neredeyse imkansız olan kalbinin ameliyatla çıkartılıp, yerine, çalışabilmesi için düzenli olarak elektrik takviyesi gerektiren pilli bir aletin takıldığını görür.
Kendini tutsak tutanlardan tehlikeli bir şekilde kaçan Chev tekrar bir kovalamacanın içindedir. Bu kez karizmatik Meksika çete lideri El Huron’dan (Clifton Collins, Jr.), ve Çin Suç Örgütü’nün başı olan 100 yaşındaki Poon Dong’dan (David Carradine) kaçmaktadır.
Tıbbi yardım için bir kez daha Doktor Miles’a (Dwight Yoakum) başvuran Chev, ayrıca arkadaşı Kaylo’nun ikiz kardeşi Venus’tan da (Efren Ramirez) destek görür. Yaptığı işi artık bilen kız arkadaşı Eve’le (Amy Smart) tekrar bir araya gelen Chev gerçek kalbini bulmaya ve onu çalanlardan intikamını almaya kararlıdır. Böylece hayatta kalmak için her şeyin yapılabildiği Los Angeles şehrinde tekrar heyecan dolu bir macera başlar.
Filmle İlgili Görüşüm; Filmin Özeti zaten herşeyi açıklar nitelikte. İlk filmden biraz daha çılgınca bir film olmuş. Filmin bazı yerlerini çok saçma bulanlar olabilir. Bazı sahneler güldürürken bazı sahneler de “Yok artık bu kadar da olmaz” dedirtiyor insana. İzlemenizi tavsiye ederim.
The International ( Uluslar arası )
Filmin Kısa Özeti; Obsesif Interpol ajanı Louis Salinger ve Manhattan bölge savcılarından Eleanor Whitman’ın etrafında dönen heyecan dolu bir macera…
Bu ikili, dünyanın en güçlü bankalarından birini adalet önüne çıkarmak istiyor. Sayısız yasa dışı işe bulaştığını saptadıkları bankanın uluslararası savaş ve terörü finanse etmek için Avrupa’da şehirden şehre transfer ettiği paranın izini süren Sallinger ve Whitman, kendilerini amansız ve tehlikeli bir kovalamacanın içinde bulurlar. Berlin’den Milan’a, New York’a ve de İstanbul’a sürüklenerek hayatları pahasına devam ettirdikleri tehlikeli takip boyunca ikili, akıl almaz engellerle karşılaşıyor.
Tom Tykwer’in, Eric Warren Singer’ın özgün senaryosundan beyazperdeye aktardığı filmin çekimleri birçok Avrupa ülkesinin yanı sıra, İstanbul’da da gerçekleştirildi.
Filmle İlgili Görüşüm; Filmi beğendiğimi söyleyemem. Sonuna kadar izlememe rağmen aklımda soru işareti de kaldı. Filmin İstanbul’da çekilen sahnesinde oyuncu olarak Haluk Bilginer oynuyor. Filmde birkaç dakikalık konuşması var. Haluk Bilginer için zaten söylenecek bir söz yok. İngilizcesi de yakışmış açıkçası. Tavsiye edebileceğim bir film değil.
Fighting ( Dövüş )
Filmin Kısa Özeti; Shawn MacArthur küçük bir kasabadan New York’a hiç bir güvencesi olmadan gelmiştir. Sokak satıcılığı yaparak yaşamaya çalışırken karşısına istediklerine sahip olabilme şansı çıkar.
Eski bir sokak kavgası koçu olan Harvey Boarden, Shawn’a yasal olmayan yer altı dövüşlerine katılmasını teklif eder, böylece büyük paralar kazanacaktır.
Shawn kısa zamanda dövüşlerde büyük başarılar elde ederken yükselir. Fakat bu karanlık dünyada yaşananlar onu hayatının en büyük kavgasına götürecektir.
Filmle İlgili Görüşüm; Bu filmle ilgili söyleyecek çok fazla bir şeyim yok. Konusunu okuyun ve ilginizi çekerse izleyin. Boş zamanınızı değerlendirmek için izleyebilirsiniz.
Comments of this post
ferhat çelik
22 Şubat 2010
son izlediğim film “Hit And Run” adlı 2009 yapımı film..gerilim sevenler için harika..
Yönetici
22 Şubat 2010
Sanırım izlemedim. Ben daha çok aksiyon ve komedi filmlerini tercih ediyorum…